
Yahudilerle ilişkiler bir “kötüleşme sarmalına” girmiş gibi...
Oktay Ekşi 17 Ekim Cumartesi tarihli makalesinde; “Eğer Türkiye bir bahane bulup İsrail’le ilişkisini bozmak niyetindeyse, eninde sonunda onu yapar” kanısını vurguluyor ve ekliyor: “İsrail’in, son ‘Anadolu Kartalı’ isimli hava manevralarından Türkiye tarafından dışlanması iki ülke arasındaki ilişkinin ciddi bir krize girmek üzere olduğunu göstermeye yetmişti. Türkiye’de devletin yarı resmi organı sayılan TRT’de yayınlanan “Ayrılık” isimli bir TV dizisi […] belli ki bir süredir alttan alan İsrail yetkililerinin nihayet patlamasına sebep olmuş.”
Ardından Hürriyet yazarı antisemitizm kaymaları sezinlenen genellemelere girişiyor: “İsrail’in de, kendisini insanlığın gözünde antipatik yapacak hiçbir şeyi eksik etmediği gerçeğini koyduğu unutulmamalıdır. Nitekim İsrail’e giden bir yabancı en belirgin olarak orada, “üstün ırk” olduğuna inanmış bir toplum görür..”
Yazar Yahudilerin “antisemitizmi kendi davranışlarıyla yarattığı” ve “kapalı devre yaşayarak ırkçı bir yaklaşım içinde oldukları” klişeleriyle beslenen Yahudi dışlamalarına teğet giden derlemesi, tehlikeli genellemelerden sonra konuyu politik boyutuna getiriyor. O. Ekşi‘nin yaptığı saptama ilginç ve belirli bir tecrübeden kaynaklanıyor:
“[…] Özellikle Türkiye’nin isteğiyle hızlanan bu son durumun neler doğuracağını bekleyip görmek gerekir. Biz bu son gelişmenin, Türkiye’yi Ortadoğu’nun lideri ülke yapmak gibi bir tutkusu olduğu anlaşılan, o nedenle de özellikle İslam ülkelerinin desteğini kazanmaya ihtiyaç duyması gereken Başbakan Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu’nun müşterek imzasını taşıdığını düşünüyoruz.
Bu, daha önce Mısır’ın Cemal Abdülnasır’ında, İran’ın Şah Rıza Pehlevi’sinde, Türkiye’nin Adnan Menderes’inde, Irak’ın Saddam Hüseyin’inde de rastlanan bir tutkudur. Ancak başarılı olanı halen yoktur.”
British Hero Tells U.N. Council: ‘IDF Most Moral Army in History of Warfare’
“Küstah” olduklarını kabul eden bir millet, üstün ırk görünmeyi nasıl ister, Oktay Ekşi’ye sormak gerek. RTE’nin elinden oyuncağı (Israil-Suriye Barışı) alınınca, duygularını dışa vurdu. Duygularının bu denli esiri olan birinin, değil Islam Alemi’ne, Türkiye’ye hükmetmesi bile yalnız zarar verir.
Her Devlet gibi
TÜRKİYE de, eline verilen koz’larla BÖLGEDE söz sahibi olmak ister.
Bunda gocunulacak bir durum yok ve olamaz.HAKKIMIZDIR..
Memleketin ali menfaatleri her şeyden üstündür, YETER Kİ değişik
etnik kimlikli VATANDAŞLARINA eşit davransın ve olası bir “fanatik”
saldırıdan korusun.
BÖLGEDE KUVVETLİ BİR TÜRKİYE GÖRMEK DİLEĞİMDİR.
Saygılar.
Aziz