Rav İshak Haleve’nin 7 yıllık görev süresi dolduğu için, Türkiye Musevileri Hahambaşısı seçimi bu hafta gündeme geldi. 14 Mayıs 2017 tarihinde yapılacak Türkiye Musevileri Hahambaşısı seçimlerinde tek aday Rav İsak Haleva olarak belirlendi. Türkiye Musevileri Hahambaşısı Seçim Usul ve Esaslarına İlişkin Düzenleme’nin 10. maddesi gereğince, 5 Mayıs 2017, Cuma günü saat 12:00’ye kadar Seçim Kurulu’na Hahambaşı adayı olarak başvuran olmayınca bu kutsal ve sosyal göreve Rav İsak Haleva üçüncü kez “doğal aday” olarak seçilme konumunda. Toplumun bünyesinden yeni ve genç adaylar çıkmaması, İsak Haleva’nın oğlu Rav Naftali Haleva’nın bile aday olmaması, zor bir döneme giren ülke şartlarında, toplumun ruhanî liderliğine
pek sıcak bakılmadığının işareti.
Geçtiğimiz günlerde (5 Mayıs) Tia O’Brien, Forward.com ‘da yayınlanan yazısında beliirttiği gibi “Türk Yahudilerinin %40’ı aşan önemli bir bölümü ülkeyi terketmeye hazırlanıyor“sa bu adaysızlığı anlamak için önemli bir faktör.
“An Increasingly Autocratic And Islamic Turkey Is Scaring Its Jews” başlıklı yazısında, Tia O’Brien, bir yılı aşan son dönemde 4.700’e yakın Türk Yahudisinin bazı vatandaşlık kanunu kolaylıklarından yararlanarak İspanya, Portekiz ve İsrail’den pasaport almaya hak kazandığını vurguluyor. İspanya vatandaşlığı için başvuranların çocukları da eklendiğinde sayıları 6.200’e ulaşıyor.
Bu toplam 15.500 olarak belirtilen, bölgede yaşayan, Yahudilerin toplam sayısı dikkate alındığında oldukça çarpıcı bir boyuta gelindiğini vurguluyor. Gazeteci şimdilik kitle göçü dalgası ile karşı karşıya olmamakla birlikte, Türk Yahudi vatandaşları gelecekleri konusunda mevcut şartların güçleşmesini dikkate alarak daha temkinli davranmayı ve tedbirler almayı tercih ettiği gözlemleniyor.
Forward.com ‘a “Türkiye daha otoriter, daha az liberal, daha az demokratik ve İslamcı” diyen Yoram Zara, Türkiye’den İsrail’e taşınan bir avukat. Özellikle genç kuşağın çocuklarının geleceği için, zayıflayan ekonomi ve otoriter yönetim şeklinin katmerleşmesi karşısında, yurtdışında vatandaşlık aradıklarına işaret ediyor.
2015 yılında Portekiz ve İspanya Sefarad mirasını kurtarmak için yasa çıkardı ve bundan sonra başvurular artmaya başladı. Mart 2016 ile Aralık 2016 tarihleri arasında, Musevi topluluğunun tahminen % 13’ü pasaport için başvurdu. Aynı dönemde, İspanya 2.400 Türk Yahudisini istemleri onaylandı. Bu seyahat, iş serbestliği ve Avrupa Birliği genelinde yaşamayı sağlayan bir AB pasaportu demek oluyor. […] Nisan ayında, seçmenler Başkan için yeni anayasal yetkileri veren bir tartışmalı referandum onaylandı. […] Bu gelişmeler sadece Yahudiler için değil, aynı zamanda neredeyse nüfusunun yarısını oluşturan laik Türkler için de korku ve belirsizlik ortamı üretiyor.[…] Forward.com
TRT’de yayımlanan Antisemit içerikli “Payitaht Abdülhamid” dizisinin barındırdığı tarihsel hatalara ilişkin tartışmalar sürerken, Yahudi toplumunun yayın organı Şalom gazetesi yazarı Denis Ojalvo’nun Abdülhamid ile ilgili kaleme aldığı yazı dikkat çekti. “Medyamızdaki tüm saçmalık ve dezenformasyona tek tek cevap vermektense okurlara eksiklerini yukarıda mezkûr kaynaklara rücu ederek tamamlayabilecekleri kısa bir kronoloji ve buna ilişkin yorumlarımı paylaşmayı uygun buluyorum” dedi.
Avlaremoz.com 5 Mayıs tarihli Serdar Korucu’nun haberinde; Payitaht Abdülhamid dizisi ardından sosyal paylaşım platformlarında nefret söylemi ve antisemitizm içerikli mesajlar yayınlanmaya devam edildiğini bildirdi. Payitaht Abdülhamid dizisinin 9. bölümü 28 Nisan akşamı ekrana geldi. Yayın öncesinde dizi ekibi tarafından resmi Twitter hesabı üzerinden o bölüm için kullanılacak etiketin #AdaletinTerazisi olduğu duyuruldu.
Kasım 2016’da İsrail’de günlerce süren yangın felaketinden kaynak alan Twitter mesajları “#İsrail Yanıyor” etiketi altından sonra, ikinci etiket “#GAZZEnin Ahı İSRAİLİ Yakıyor” etiketi de Antisemit içerikli kinlemeler silsilesine yol açtı. Geçenlerde Kurtuluş ve Ferkiköy duvarlarında peydahlanan Yahudilere, Hristiyanlara Nefret Kinlemesi afişlerine eklenen mesajlar; “Yerli Hamas/Rabia Faşizminin Barometresi Hitler Hayranlığı ve de Özlemi mi?“, sorusunu tekrar gündeme getirdi. Avlaremoz.com İnternet medyasında Serdar Korucu kin ve nefret selini belgeleyen mesajları tek tek raptiyeledi:
Yangının 4. gününde, 25 Kasım’da dünya genelinde #Israel_under_fire, Türkiye’de ise #İsrailYanıyor en fazla tweet atılan etiketler arasına girmiş, bu paylaşımlar arasında çok sayıda antisemit içerikli mesaj yer almıştı.
Yangının 6. gününde Türkiye’de Twitter kullanıcıları arasında bu kez #GAZZEninAhıİSRAİLİyAkıyor en fazla paylaşılan etiketlerden biri oldu. Uzun süre ilk sırada yer alan etiket altında yalnızca İsrail üzerinden değil, Holokost hatırlatmalı antisemit mesajlar da paylaşıldı.
HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan, azınlıklara yönelik son dönemde artan nefret suçlarının cezasız kalmasını meclis gündemine taşıdı.
AGOS gazetesinin haberine göre Paylan, Başbakan Binali Yıldırım’ın cevaplaması istemiyle meclise sunduğu yazılı soru önergesinde, Agos gazetesi ‘siyah çelenk’ davasında ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ başlığıyla bildiri yayımlayan şüphelilerin geçtiğimiz hafta görülen davada beraat ettiklerini hatırlattı.HDP’li vekil, azınlıklara yönelik nefret suçlarını engellemek için nasıl bir çalışma yürütüldüğünü, tehdit altındaki azınlık kurumları için güvenlik önlemi alınıp alınmadığını, nefret suçlarına ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediğini sordu.:
“24.04.2015 tarihinde, Agos gazetesi önüne siyah çelenk bırakılmış, çelenki bırakan kişiler, sosyal medya üzerinden “Bir gece ansızın gelebiliriz” başlığıyla bir bildiri yayınlamışlardır. (Soru önergesinin tamamı)
Tartışma
Henüz yorum yapılmamış.