Dinci/Mutlak İslamiyetçi kıstaslar darlıklarında Türkiye hangi uçurumun ucunda? Birikim Dergisi‘nde; “Marjinal Türkiye: AKP Türkiye’si Dördüncü Sanayi Devrimi’nin Dünya Çapında Kaybedeni Olmaya Şimdiden Mahkûm” başlıklı analizinde Kadri Gürsel, durumun üç boyutunu özetle şu şekilde derliyor:
“[…] Osmanlı’nın sanayi devrimlerinin öncüsü ve güçlüsü Batı karşısındaki acı yenilgisine ve buna rağmen Batı’yı referans alan Cumhuriyet devrimlerine tepki mahiyetinde ortaya çıkmış rövanşist İslamcılığı bu bapta zikretmek gerekiyor.
Bu İslamcılığın, 90’ların sonunda bu ülkede yaşanan mükemmel iflasın konjonktürünü kendi ikbali için ustalıkla değerlendirerek nihayetinde iktidarı ve devleti ele geçirmiş olması, bugün dünya Dördüncü Sanayi Devrimi’nin şafağındayken Türkiye için büyük bir şanssızlığa dönüşmek üzeredir. Cumhuriyet Türkiye’si 1960’larda bilgisayarların geliştirilmesiyle başlayıp 1990’larda internet çağına açılan Üçüncü Sanayi Devrimi’nin en azından tüketicisi olabilmeyi başarmıştı…
Bu gidişle öyle görünüyor ki ülkemiz 200 yıl sonra yine, yeniden bir sanayi devrimini ıskalamanın acı tecrübesini yaşayacak ve bunun feci sonuçlarıyla yüz yüze kalacak.
Dünya, “dijital devrim” ya da “internet devrimi” diye de adlandırılan Üçüncü Sanayi Devrimi’nin açtığı yoldan gelmekte olan tarihsel bir teknolojik sıçramanın eşiğinde.[…] Dördüncü Sanayi Devrimi’nin güneşi altında Türkiye’nin kendisine bir yer bulabilmesi, yenilikçi olabilmesine bağlı. Bunun yolu da nitelikli beşeri sermayeye ve hukuk güvencesine sahip olmaktan geçiyor… Türkiye ise 2019’da bunun tam tersini yapıyor.[…] Eğitimde dinselleştirme ve büyük nitelik kaybı sonucu yaşanan çöküşe eşlik eden çok çocuk politikasına ilaveten, yaratılan yeni toplumsal eşitsizlikler sonucu iyi yetişmiş gençlerin dışarıya göçe zorlanması, Türkiye’yi yeni dönemin kaybedeni olmaya şimdiden mahkum ediyor. […]”
Avlaremoz‘da Betsy Penso; “20 Temmuz 2017 günü Alperen Ocakları’nın Şişhane’de bulunan Neve Şalom Sinagogu’nun önüne gelerek kapıları tekmelediği, ibadethanenin duvarlarına taş attığı ve “Bir gece ansızın gelebiliriz” cümlesiyle sınırlı olmamak üzere tehditkar söylemlerle gerçekleştirdiği saldırı üzerine, Neve Şalom Sinagogu, Türkiye Hahambaşılık Vakfı ve İnsan Hakları Derneği’nin bazı üyeleri şikayetçi olmuşlardı. Saldırı ve tehditler hakkında yargılamaya olaydan ancak bir buçuk sene sonra başlandı. Sanık Kürşat Mican duruşmaya dahi gelmedi…” diye hatırlattı.
İşte Kadri Gürsel’in makalesinde vurguladığı bu kafatası yapısı ; “Bu kafa yapısı bugünden yarına değişmedikçe Türkiye Dördüncü Sanayi Devrimi’nin kaybedeni olmaya mahkum. Böylece 200 yıllık “parantez” de maalesef kapanmış olacak“.
Gitmek zorsa, kalmak daha da zor …
Tartışma
Henüz yorum yapılmamış.